Büyük Fransız şairi ve yazarı Victor Hugo, Fransa tarihinin en çalkantılı zamanlarında 1802 yılında Besançon'da doğdu.Bir Fransız generali olan Josef Leopold Hugo'nun oğludur.Küçük Hugo, şiddetli geçimsizliğin hüküm sürdüğü bir ailede, sıkıntılar içinde büyüdü.Babası, cepheden cepheye koşturmaktan onun eğitimi ile meşgul olamadı.Hugo ailesi, sanki küçük bir Fransa idi.Çalkantılar, sürgünler, maddi sıkıntılar bir türlü bitmek bilmedi.
Hugo, genellikle annesinden uzak kaldı ve babasıyla yaşadı.İlkokula da İspanya'da başladı.Ancak İspanyol aristokratlarının kabul edildiği bu okulda, sonradan soyluluk unvanı almış bir burjuva generalin oğlu olarak bulunması zor günler geçirmesine neden oldu.İspanyol okulunda geçen günler, daha sonra Hugo'nun aristokrasiye bir yandan hayranlık duyup bir yandan da aristokrasiden nefret etmesi gibi gerilimli bir duyguya kapılmasında ve liberal demokratik ilkeleri seçmesinde büyük rol oynadı.
Napolyon'un imparatorluktan düşmesi ile birlikte Hugo ailesi için zor günler başladı.Babası Paris'e döndü. Maddi sıkıntılar ve toplumsal çalkantılar içinde, eğitimini düzgün bir biçimde sürdüremedi.Hem tahsilini devam ettirmek hem de geçimini temin etmek için gece gündüz çalıştı.O da çoğu Fransız genci gibi, inançtan uzak bir hayat içinde yetişti.Manevi ve ruhi sıkıntıların tesiriyle kendini edebiyata verdi.Daha on iki yaşındayken şiirleri yayınlanmaya başladı.Yirmi yaşında ilk eseri ''Od'lar ve Çeşitli Şiirler'' ile ismin duyurdu.Fransız Kralı 18. Lui, Hugo'ya bin franklık maaş bağladı.Bundan sonra bütün enerjisini edebi çalışmalara verdi. Sırası ile ''Yeni Odlar'', ''İzlanda Hanı'', ''Baladlar'', ''Bir Toplumun Son Günü'' gibi eserler verdi ve ve böylece Fransa'nın en büyük lirik şairi olduğunu ispatladı.
Victor Hugo'nun TRT MÜZİK'te yayınlanan 14 Şubat 2015 tarihli Bir Tutam Hasret adlı programında okunan ünlü ''Ağlamak İçin Gözden Yaş mı Akmalı?'' şiiri:
Victor Hugo'nun Hz Muhammed'e yazdığı ''Mohammad'' şiiri. Video araştırması yaparken bu videoyu gördüğümde farklı inanca sahip Fransız bir edebiyatçının İslam peygamberine şiir yazmasına şaşırmıştım.
https://www.youtube.com/watch?v=KJmz2vxGTIA&t=6s
Şiir kitapları fazla satmadığı için. o günlerde iyi gelir sağlayan tiyatro türüne ağırlık verdi.Şiirde olduğu kadar düz yazıda da usta olduğunu ispatladı.Yazdığı ''Sonbahar Yaprakları'', ''Şafak Türküleri'', ''Gönülden Sesler'', ''Parıltılar ve Gölgeler'' isimli tiyatro eserleri sergileniyor ve ona büyük bir maddi gelir sağlıyordu.
Tiyatroda başarılı olması üzerine roman yazmaya başladı. ''Notre Dame'ın Kamburu'', ve ''Fakir Claude'' ona akademi üyeliği unvanını getirdi.Daha önce, Chals X tarafından tarafından Legion d'honneur nişanıyla taltif edilmiş olduğundan, devlet adamlığına heveslendi.Saraydan çıkmıyordu. Louis Philippe'in, kendisini Yüce Meclis Üyeliğine ataması da ona yetmiyordu. kralın akıl hocası olmaya çalıştı.
İmparator ve kral mücadelesine sahne olan Fransa'da ezilen, baskı gören, sefalete terk edilen yığınların hakkını korudu ve eserlerinde adaleti savundu.1852'de sürgüne gönderildi. ''Sefiller'' ve ''Deniz İşçileri'' isimli romanları ile yeni bir düşünce çığırını başlattı.Krallığa karşı cumhuriyeti savundu. ''Cezalar'', ''Dalıp Gitmeler'', ''Gülen Adam'', sürgün döneminin meyveleridir.1859'da affedildi ise de kendi isteği ile sürgünde kaldı.Cumhuriyetin ilanı üzerine Paris'e döndü.Cumhuriyetçi direnişin sembolü olarak Paris milletvekili, daha sonra da senatör seçildi.Bu arada L Evenement gazetesini kurdu
1878'de felç geçirdi ve altı yıl boyunca hiçbir şey yazamadı; fakat yine de boş durmayarak yayınlamaya fırsat bulamadığı ''Korkunç Yıl'' , ''Büyük Baba Olma Sanatı'' gibi eserlerini yayınladı.Victor Hugo, 1885 yılında yılında ölüm döşeğinde iken. ''Tanrıya inanıyorum, ahirete inanıyorum; fakat hiçbir kilise papazını başımda istemiyorum.Beni seven bütün dünya insanlarının gönülden dualarını bekliyorum; bu benim için kafidir.'' diyerek hayata gözlerini yumdu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder